[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 7, No 4, Winter 1997 [back]

Suçluyoruz. 80.000 kez suçluyoruz

John Sweeney

[Ingiliz gazetesi The Observer'in 16 Kasim 1997 tarihli sayisinin 33. sayfasinda yayimlanmis yorumun tercümesidir.]

Geçtigimiz Mayis ayinda Cezayir kentine gittim. Hava yolculugu ortalama bir Yunanistan veya Türkiye tatilinizdekinden daha kisa sürüyor. Ruanda'ya veya Irak'a veya cehennemi seylerin gerçeklestigi diger yerlere erismeye göre ise çok küçük bir zaman. Ve Mayorka'dan bir siçramalik yer olan orasi, yeryüzündeki en kötü insan haklari sicili olan ülke: Adam Yakma Demokrasisi.

Bu devletin askeri istihbaratinin kendi halkina iskence yapip öldürdügüne iliskin delilleri ayrintilayan bir haber yazmistim. Hiçbir sey olmadi. 1 Temmuz'da Peter'in öyküsünü aktarmistik. Peter, Cezayir'in toplama kamplarinda kaynakla yakilan bir gemi makinistiydi. Kolunun iç tarafindaki deri örümcek agi gibi olmus, bir sahin pençesi gibi kurumustu. Kaynakla yapilan iskence, basina gelenlerin en kötüsü degildi. Haberin ardindan hiçbirsey olmadi.

Bu yaz, yüzlerce insan Cezayir kentinin güneyindeki ölüm tarlalarinda katledildi. Dünyanin süpheleri artti. The Independent'ten Robert Fisk, The Times'tan Antony Loyd, Dördüncü Kanal'dan Saira Shah gibi muhabirler, hükümetin katliamlardaki suç ortakligi üzerine, The Observer'in söyleyegeldigini tasdik eden yeni deliller buldular.

Geçtigimiz hafta Joseph'in öyküsünü aktardik. Joseph, uygulamasi emredilen iskenceler ve cinayetlerin kabusunu yasayan bir Cezayir gizli polisi üyesiydi. Bu kez birsey oldu. Öyküsü Cezayir kentinde, Londra'da, Paris'te ve Roma'da bomba gibi patladi.

Italya'daki Cezayir büyükelçisi 'müsavere etmek' için çagrildi. Ertesi gün, buna karsilik olarak Cezayir'deki Italyan büyükelçisi 'müsavere etmek' için çagrildi. Italya Basbakanligi Joseph'in öyküsünü reddeden Ingiliz istihbarat kaynaklarindan alinti yapti. Fransa Içisleri Bakanligi öyküyü reddetti. Cezayir'in Londra Büyükelçisi Ekselanslari Ahmed Benyamina, hikayeyi "eglenceli" diyerek reddetti.

Bütün bu reddiyelerin bir ortak noktasi vardi: hepsi ayni tonda çikti. Cezayir Devleti ve Batidaki dostlari, bu konu üzerinde, karanlikta is yapmayi tercih ediyorlar.

Kimse Cezayir'de asiri Islamcilar tarafindan yapilan gaddarlik ve cinayetleri reddetmiyor. Ancak delillerin agirligi Cezayir Devleti'ni mahkum ediyor. Generallerin 1991 seçimlerini iptal edip halki aldatmasindan bu yana yaklasik 80.000 insan öldürüldü. Hükümet, hakim güç, yolsuzluklara batmis, nefret ediliyor ve ancak terörün hükümranligi sayesinde iktidarda kaliyor.

Uluslararasi Af Örgütü'nün, Insan Haklari Örgütü'nün, Uluslararasi Insan Haklari Federasyonu'nun, Sinirasiri Muhabirler Dernegi'nin delillerine olsun, Cezayir'in kendi devlet-kontrollü medyasinin delillerine olsun, Londra, Paris ve Cezayir'deki polislerin delillerine olsun, bir bakin. Bunlardan üç örnek alalim.

Temmuz 1994'te G-7 dünya liderleri Napoli'de toplandiklari sirada yedi Italyan denizcisinin 'asiri Islamcilar' tarafindan Cezayir'in Cicel yakinlarindaki Cencen limaninda bogazlari kesilerek öldürüldügünü dehset ile ögrendiler. O gün, Baskan Clinton, bu son Islamci saldirisini kinadi, ve Bati da buna katildi. Geçen hafta, Joseph bize olayin katillerinin gizli polisteki mesai arkadaslari oldugunu anlatti.

Kime inanalim? Cencen, katliamin gerçeklestigi sirada, askeri bir bölgenin içinde bulunan yogun koruma altindaki bir Donanma limaniydi. Donanmanin kislasi Italyanlarin öldürüldügü geminin bir kaç metre yanindaydi. Eger katiller Islamci asirilar idiyse, askeri giris kapilardan geçmeleri, usulca kislayi asmalari, Italyan mürettabatin bogazlarini kesmeleri, sonradan ortadan kayboldugu anlasilan 600 tonluk yükü bosaltmalari ve sonra da yine kimseye görünmeden parmak uçlari üzerinde usulca geri dönmeleri gerekiyordu.

1995'te Paris'te arka arkaya bombalar patliyordu. Asiri Islamcilar suçlandi, Bati da buna katildi.

Joseph bize bombalarin planlayicilarinin Cezayir gizli polisinin komutanlari General Tevfik ve General Smain oldugunu, operasyonun Cezayir'in Paris büyükelçiliginden yönetildigini anlatti. Bombalamalarin ardindan o zamanki Fransa Içisleri Bakani Jean-Louis Debre'ye gayriresmi bir yemek sirasinda bombalamalarin ardinda Cezayir gizli polisinin bulunma ihtimali soruldu. Söyle dedi: "Cezayir askeri istihbarati, bizi yanlis yöne sevketmek böylece onlari rahatsiz edenleri ortadan kaldirmamizi saglamak istiyor."

1997 yilinda Cezayir'in güneyinde dev boyutlarda üç katliam yapildi. Her üçü de kislalarla çevrili yogun koruma altindaki bir bölgede gerçeklesti. 200 kisinin girtlagini kesmek uzun zaman alir. Cezayir mahkemelerine bu büyük katliamlarin herhangi biri için kimse çikarilmadi. Katiller rejimin itirafina göre 'rahatsiz edilmediler'.

Bunlardan baska, Uluslararasi Af Örgütü ve diger insan haklari örgütlerinin arsivleri var: askeri istihbarati suçlu ilan eden iskence ve ölüme iliskin dosya ardina dosya. Ya bu güvenilir örgütler Cezayir devletine karsi bir komplo içindeler ya da raporlari gerçek.

Bu katliamlardan 'sorumlu' Asiri Islamcilar Silahli Islami Gruplar (GIA) adinda bir örgütün üyesi. Londra'daki sözcülerinin son üçü Cezayir'li degil, Misir'li, Suriye'li ve Filistin'liydi. Halbuki IRA'yla konustugunuzda karsiniza bir Irlandali çikar. Joseph ve digerleri GIA'nin Cezayir gizli polisince 'tersyüz edildigini' söylüyor. Bu dogru ise, o zaman Dünya, cinayetler için kimi suçlayacagini biliyor demektir.

Normal ülkelerde iktidarin kötüye kullanilmasini teshir etmek için kolay bir yol vardir: gazetecilik. Cezayir'de 70 kadar gazeteci 'asiri Islamcilarca' öldürüldü. Bu 70 kisinin herhangi bir için tek bir kisi bile mahkum edilmedi. Ölü gazeteciler soru sormaz.

Katliamlarin yakinina gelmesine izin verilen yegane Cezayir'li gazeteciler gizli polisin kucagindaki dostlari. Geçen Mayis ayinda bir tanesiyle tanismistim. Iskence kullanimi üzerine felsefi bir tartisma yaptik. Kadin, kullanimindan yanaydi. Konusmamiz dostça sayilmayacak bir biçimde sona ermisti.

Cezayir'in içinde neler oldugunun gerçek öyküsü anlatilmiyor. Bizim gördüklerimiz Virginia Woolf'un Dostoyevski üzerine görüsü olan 'ag, günyüzü görmemis tuhaf canavarlari toparlayip denizin tabanini yukari tasirken, dalgalarin tepesinde bir çember çizen küçük mantar parçalari' gibi.

Simdi Joseph ve birkaç diger cesur can sayesinde gerçege ait birseyler ortaya çikmaya basliyor. Öldürülmeyi ve sevdiklerine yapilacak büyük bir zulmü göze aliyorlar.

Ama biz Batidakiler tehlikede degiliz. O halde niye bu suskunluk? Cezayir Devleti'nin gücünü yabana atmayalim. Milyarlarca dolarlik dev petrol ve dogal gaz yataklarinin üzerinde oturuyor. Madrit ve Roma'yi isitan dogal gazi sagliyor. British Petroleum (BP) ile 1,8 milyar sterlinlik (3 milyar dolar) bir anlasmasi var. Hiçbir Bati hükümeti Cezayir Devleti ile sürtüsme istemiyor. Servet suskunlugu ve isbirligini satin aliyor. Askeri cuntanin ülkedeki demokrasiyi alasagi etmesinden bu yana 80.000 kisi öldürüldü: Avrupa'nin havagazi faturasi.

Cuntaya aleyhindeki dag gibi delil karsisinda The Observer'in görüsü açiktir. Biz Cezayir Devletini toplu katliam ile suçluyoruz. Biz Cezayir Devletini toplu iskence ile suçluyoruz. Ve biz Cezayir Devletini Hukukun Hakimiyetini terketmekle suçluyoruz.

Inkar degil cevap istiyoruz, cinayetleri sorusturacak bir arastirma komisyonu istiyoruz. Geçen hafta BBC-Dünya televizyon kanalina davet edildim ve Joseph'in anlattiklari üzerinde sorgulandim. Röportajin sonunda sunucu BBC'nin Cezayirlilerden bir beyanat istedigini ancak bunun alinamadigini söyledi. Bu yeterli degil. Haydi Ekselanlari Cezayir için ayaga kalkin. Dünyaya neler oldugunu anlatin.

Nasil oldu da 1994'te asiri Islamcilar donanmanin kislasindan prmak uçlarinda geçiverdiler? Paris bombalarini kim yerlestirdi? Nasil oluyor da katliamlarin tek bir zanlisi yok? Nasil oluyor da ölen 70 gazetecinin cinayetleri için tek bir zanli yok?

Siz isiktan korkmazdiniz, öyle degil mi Ekselanslari?


©1997 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin