[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 7, No 2, Summer 1997 [back]

Devlet ve Cemaat

Mehemt Suat

Istanbul Mektubu


Sevgili okurlarim,

Bu sefer sizlere Ahmet Insel'in 25 Nisan 1997'de Yeni Yüzyil gazetesinde çikmis yazisini aktariyorum. Aradan geçen aylara ragmen Türkiye gündeminin an eksenini olusturan "devlet" konusuyla alakasi nedeniyle ilginizi çekecegini umuyorum.

Yeni Muhafazakarlik ve Fethullah Gülen

Fethullah Gülen'in önderligini yaptigi cemaatin siyaset ve toplum sahnesinde birdenbire ön siralarda yeralmasi kadar ilginç olan, bu gelisime karsi gösterilen ve çogunlukla olumlu olan tepkilerdir. Bu olumlu tepkileri yanyana koyunca, farkli siyasal konumlarda olsalar da, Türkiye'de anlamli bir kesimin bilinçaltidaki ideal toplum ve siyaset modelinin kaba hatlariyla özdes oldugu ortaya çikiyor.

Bilindigi gibi, Fethullah Gülen çevresi, Said-i Nursi'nin ögretisini kararli biçimde izleyip, onun çizdigi teblig misyonunu dikkatle ve sabirla uygulamaya çalisiyor. Bu misyonun nasil hayata geçirildigini son iki yilda yayinlanan söylesi, yazi dizileri ve kitaplarla asagi yukari biliyoruz. Üzerinde durmak istedigim konu, bu çerçevenin tasiyicisi oldugu degerler ve bunlarin Türkiye toplumunun gelecegi açisindan içerdigi anlam.

Fethullah Gülen'in kendisinin ve girisimlerini birçok açidan olumlu bulan liberal çevrelerin de kabul ettigi gibi, Gülen yüksek dozda milliyetçi ve devletçi bir yaklasimi temsil ediyor.

Gülen anilarinda, ilk siyasal eylemine Erzurum'da Kömünizmle Mücadele Dernegi açarak basladigini belirtiyor. Daha çok MHP hareketi içinde buldugumuz ve Hakan Yavuz'un Dadas ruhu olarak tanimladigi koyu bir milliyetçilik Gülen'in tüm söyleminde egemen bir unsur olarak yer aliyor. Bu milliyetçiligin en önemli özelligi, devleti Islamin önünde tutmasi. Islam bu devletle varolagelmis ve ancak onunla varligini sürdürebilecegi için, devlet asli unsur olarak ele aliniyor. Bu nedenle devletçilik, bu milliyetçiligin dogal tamamlyicisi. Iktisadi alanda serbest tesebbüssü yücelten, cemaatinin de serbest tesebbüs yöntemleriyle güçlenmesini tesvik eden Fethullah Gülen'in devletçiligi elbette iktisadi degil. Bütünüyle siyasal bir devletçilik bu.

Devletçilik ve milliyetçiligin egemen oldugu bu fikir dünyasi içinde Islamin yeri biraz daha islevsel. Islam o devlet ve milletin içinde yeraldigi gelenegin tasiyicisi olarak bir yer isgal ediyor. Bu konum Islamin devlet ve millet gelenegi içinde domestike edilmesini ve islevsellestirilmesini sagliyor.

Fethullah Gülen'in çevresi bunlara ilave olarak asiri merkeziyetçi bir yapi ve elitist bir anlayisi temsil ediyor. Cemaatin yapisi, siyasal tercihleri, Fethullah Gülen'in sahsinda toplanan çok siki bir merkezi iç denetim mekanizmasi, bu merkeziyetçiligin cephesi. Burada otoriter egilimin izleri var. Bunun dis örnegini ise, Gülen'in Diyanet Isleri Baskanliginin lagvedilmesine karsi çikarken kullandigi argümanlarda buluyoruz. Yukarida belirtilen milliyetçilik ve siyasal devletçiligin gelenekle birlestigi bu noktada, merkeziyetçilik ve ona bagli otoritarizm dogal bir tamamlayici boyut olusturuyorlar.

Bunun en iyi Osmanli emperyal vizyonu ifade ediyor. "Daha on yaslarinda iken, dünyaya medeniyet götürdügümüz günlerin hicranini" duydugunu belirten Gülen'e atfedilen "demokratlik", aslinda bu emperyal konumun olagan ifadesidir. Gülen'e atfedilen demokratlik, kendini avamin bütünüyle üstünde gören seçkinci tavrin "hosgörüsüdür. "Küçük dünyam"i okurken, Gülen'in demokratlikla pek ilgisi olamadigini görmemek zor. "Marks'in bayragi altinda miting yapiliyor ve bunlara müdahale eden çikmiyor" diye tüyleri diken diken olan Gülen'in aklina gelen tek sey "Ne oldu askere? Nerede polis?" sorusudur.

Bu seçkinci kadro hareketi, hayir cemaatlerinin yoksul kesim çocuklarina bir imkan saglama gayesi güderek açtiklari okullar degil, gayet siki bir yetenek testinden geçmis çocuklarin alindigi elit okullari açiyor. Otoriter bir egitim anlayisinin hakim oldugu bu okullarda esas yönlendirici ilke hayir degil, kadro haraketinin uzun vadedeki etkinligi. Gelecegin seçkinleri özellikle belli dallara yönlendirilirken amaç bir Altin Nesil yetistirmek. Çünkü Ömer Laçiner'in vurguladigi gibi Fethullah Gülen çevresinin amaci, "Islami bir hayat tarzinin egemen kilinmasindan ziyade, güçlü hale gelmek". Güçlü olmak ise, "Bati-Hristiyan alemi karsisinda yenik duruma düsüren ne varsa onlari en az Batililar düzeyinde temmellük edebilmis olmak demek". Liberaller ve Kemalistlerin elbirligiyle alkisladiklari, Said-i Nursi'nin takipçisi Fethullah Gülen'in modernizminin temelinde bu güçlü olma hedefi ve emperyal özlem yatiyor.

Seçkinci tasavvuf gelenegi içinde, içleri iktisadi büyüme atesi ile yanan girisimcilere zahiri hiçbir degisiklik göstermeden, ilahi bir mesruiyet olanagi sunan Fethullah Gülen'i, bu cephesiyle bir tür Islam protestantizmi egliminin bugünkü kutup noktasi olarak ele alabiliriz. Bu ayni zamanda mason locasi tarzinda toplum içinde var olmayi tercih eden bir harekettir. Dar siyasetten uzak duran, bir siyasal akima veya partiye bagli olmak yerine, mümkün olan her yerde lonca üyelerinin yeralmasini tercih eden, etki kanallarini en genis yelpaze içinde kullanmak isteyen bir nüfuz haraketidir bu. Bazi gözlemcilerin iddia ettiginin tersine, Fethullah Gülen siyaset disi kalmamakta, ne de siyaset üstü bir politika gütmektedir. Tersine katiksiz bir siyasal projeninin uzun vadeli gereklerini yerine getirmekte ve alisageldigimiz siyasetçiler gibi bugünü yarin için feda etmemektedir.

Devletçi-milliyeçi-muhafazakarlik kadar, bu sözde siyaset disi tavir, laik-devletçi güruhun sözcülerine Fethullah Gülen'i sempatik kilmaktadir. Çünkü o çok korktuklari siyasal Islamin önüne set çekecek, "siyasal olmayan Islam" umutlarina cevap vermektedir. Gülen'i toplumsal gidise yön vermeye yönelik uzun vadeli olusumlar olarak görmeyen bu dar bakisli siyaset anlayisiyla malul laikçiler, günümüz Türkiye'sinin en iddiali siyasal kadro hareketini alkislarlarken, yeni-muhafazakarligin en mükemmel temsilcisinin önüne kirmizi halilar dösmektedirler.

MHP milliyetçiligi ile seçkinciligin, emperyal tahakküm emelleriyle islevci bir modernizmin, Türk/Sünni/Erkek egemenliginin devlet gücü tapinmasina eklemlendikleri bu yeni muhafazarlik, özgürlükçü sol ve tutarli demokratlar için gelecek onyillarda Türkiye'de karsisinda mücadele verecekleri esas güç olacaktir. Bu nedenle, tolumsal barisi saglamak, sivil toplumu gelistirmek gibi meziyetler atfedilen Fethullah Gülen cemaatini, demokrat ve özgürlükçü perspektiften incelemeye devam edecegiz.


©1997 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin