[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 6, No 3, Fall 1996 [back]

HOSGÖRÜ MÜ, ZILLET MI?

Muaz Özyigit

"Ey iman edenler benim ve sizin düsmanlarinizi dost edinmeyin..."SUP>[1]

Bu hitapla baslayan Mumtahine suresi küffara karsi tavizsizligin, onlara karsi alinacak tavrin açiklandigi suredir. Maalesef Allah teala'nin necis dedigi müsriklere, Allah'in düsmani olan kefereye "hosgörü" adi altinda, "milli birlik ve kardeslik" gibi cahili retoriklerle yumusak ve sürekli alttan almaci tavirlarin gösterildigi günümüzde Mumtahine suresini dikkatle okumakta fayda var. Iste Allah (c.c.) takinilacak tavir konusunda kimleri örnek almamiz gerektigini bildiriyor:

"Ibrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için uyulacak güzel bir örnek vardir. Onlar kavimlerine söyle demislerdi: Biz sizden ve Allah'dan baska taptiklarinizdan uzagiz. Sizin dininizi reddediyoruz. Bizimle sizin aranizda yalniz Allah'a inanmaniza kadar ebedi düsmanlik ve öfke basgöstermistir." Mumtahine 4 [2]

Biz Müslümanlarin bugünkü halinin bu ayetteki örnege benzer bir tarafi var midir? Itiraz olarak, Mumtahine suresi Medenidir, Mekke'nin fethinden az önce, Hatib b. Ebi Beltea hakkinda inmistir, Müslümanlarin güç, kudret sahibi olduktan sonra takinmalari gereken tavra isaret ediyor denemez. Bir kere sebebin hususiligi hükmün umumiligine mani degildir. Ayrica bize verilen örnek Hz. Ibrahim'dendir. Bilindigi kadari ile Hz.Ibrahim'in devleti, ordulari olmamistir. Dahasi tek kisilik bir tevhid mesalesi olarak müsriklerin inançlarina meydan okuyan, atese atilan bir peygamberin tavrinin ayette örnek olarak verilmesi çok manidardir. Benzer sekilde mü'minlerin imani üstünlügü daha Mekke döneminde barizdi. Henüz güçleri olmadigi halde Müslüman olan bazi zevatin Kabe'de inançlarini haykirip müsrikler tarafindan fena halde hirpalandiklarini hatirlayiniz. Üstelik üstünlük duygusu mü'mine elindeki maddi güçten, kudretten degil, imandan gelir:

"Gevsemeyiniz, üzülmeyiniz, inanmissaniz üstünsünüz." Al-i Imran 139
ferman-i ilahisi üstünlügü asker, polis kuvvetine degil imana bagliyor. Nasil olmasin ki müminler dünyada ehl-i hak olan tek ümmet degil mi? Müminlerin haricindekiler sirk ve cahiliyye batakliginda yüzmüyorlar mi? Gerçekten de kafirlerin hali acinacak, tiksinecek, hatta nefret uyandiracak derecededir. "Müsrikler necistir" Tevbe 28 ayet-i celilesi onlarin bu feci durumuna isaret ediyor. Evet, keferenin en güçlüsü, en asil olani bile müminlerin en perisan ve en zayifinin kesip attigi tirnagi olamaz.
"Ebu Süfyan içlerinde Selman, Suheyb ve Bilal olan bir topluluga geldi. Dediler ki: Vallahi Allah'in kiliçlari Allah'in düsmaninin boynundan alacagini henüz almadi. Bunun üzerine Ebu Bekir dedi ki: Kureys'in büyügü ve efendisine bunu mu söylüyorsunuz? Sonra Ebu Bekir Rasulullah'a geldi ve olani anlatti. Peygamber dedi ki: Belki onlari (Selman ve digerlerini) kizdirdin? Eger onlari kizdirdiysan Rabbini kizdirdin demektir. Hemen Ebu Bekr onlara gitti ve dedi ki kardeslerim sizi kizdirdim mi? Hayir, Allah seni magfiret etsin kardesim dediler." Müslim, Kitab-u Fadail-is-Sahabe
Allahuekber! Simdi su manzarayi bir düsününüz: Selman ve Bilal gibi sahabe o günkü sosyal sartlara göre bir hiç olan insanlar. Kölelikten gelme, asiretsiz, kimsesiz insanlar. Ebu Süfyan ise Arab yarimadasinin en itibarli, en asil kabilesinin reisi. Ebu Süfyan'in bu özellikleri, o üç muhtesem insanin (r.anhum) umurlarinda bile degil. Sadece onun boynuna çok ilgi duyuyorlar(!). Arada anlasma ve eman olmasa isini hemen bitirecekler! Peygamber (s.a.v) efendimiz de Ebu Süfyan'in kizip kizmadigi ile degil sahabe-i kiramin kizip kizmadiklari ile ilgileniyor. Dahasi, onlari kizdiranin Allah'i kizdirmis olacagini söylemekle o sahabilerin Allah teala katindaki kiymetine isaret ediyor.

Peki bugün Islamla alay eden, her firsatta kendi vücutlarindaki kan bile Allah'in kanunlarina göre dolastigi halde seriata dil uzatan ahmak ve necis kefereye gösterilen hösgörü ve alttan alir tavra ne demeli? Halbuki Allah teala söyle buyuruyor:

"Muhammed Allah'in rasuludur. Onun beraberinde bulunanlar inkarcilara karsi sert, birbirlerine merhametlidirler." Feth 29
Peki küffara karsi daima sert ve küçümser bir tavir içinde mi olmaliyiz? Islama düsmanlik göstermeyen hatta Müslümanlarla hos geçinen kefereye de mi böyle davranacagiz? Bunun cevabi yine Mumtahine suresinde mevcut:
"Allah din ugrunda sizinle savasmayan, sizi yurdunuzdan cikarmayan kimselere iyilik yapmanizi ve onlara karsi adil davranmanizi yasak kilmaz. Dogrusu Allah adil olanlari sever. Allah ancak sizinle din ugrunda savasanlari, sizi yurtlarinizdan çikaranlari ve çikarilmaniza yardim edenleri dost edinmenizi yasak eder. Kim onlari dost edinirse iste onlar zalimlerdir." Mumtahine 8-9
Demek oluyor ki Islama ve Müslümanlara karsi düsmanca tavir almayan küffara iyi davranilabilir. Ama bu zillet derecesinde olmamalidir. Onlara karsi olan tavrimiz bir hastaya veya bataklikta bogulmak üzere olan birine yardim edenin izzet ve üstünlügü dairesinde olmalidir. Diger bir deyisle onlara uzattigimiz davet eli onlari pislikten temizlige, dalaletten hidayete çekmek için uzatilmis üstün bir eldir.

Süphesiz bu asirda Müslümanlar büyük yikintilar geçirdiler, maglup ve perisan oldular. Belki biraz da bundan biz Müslümanlarda bir müddet eziklik ve asagilik kompleksi bas gösterdi. Ama maddi zayiflik imani üstünlügü nefy edemez. Bu ezikligi, alttan alir tavri birakmanin, üstün oldugumuzu hissedip, hissettirmenin zamani gelmistir.

Elbette sert olmaktan hoyrat ve kavgaci bir tavir kasdedilmiyor. Ayrica Müslümanlar dinleri hakkinda hala bir çok yönden kisitlama ve baskilara maruzdur. Ama bütün bunlar vakur, serefli, izzetli bir tavir takinmaya, Allah'in düsmani necis kafirlere layik olduklari gibi muamele etmeye mani degildir. o


[1]
Bu surenin ilk ayetinin tefsirinde Ibn-i Kesir merhum nuzül sebebi olarak Bedir ehlinden olan Hatib b. Ebi Beltea'nin (r.a.) Rasulullah'in (s.a.v.) hazirlandigi seferi müsriklere bildiren gizli bir mektup göndermesi olayini anlatiyor.
[2]Bu ayetin devaminda "yalniz Ibrahim'in babasina 'andolsun ki senin için magfiret dileyecegim. Fakat sana Allah'dan gelecek bir seyi savmaya gücüm yetmez" sözü bu örnegin disindadir' ifadesi vardir. Yine Ibn-i Kesir'in bildirdigine göre bazi Müslümanlar sirk üzere ölen babalari için dua ve istigfar ediyorlardi. Hz. Ibrahim de babasi için istigfar etmisti diyorlardi. Bunun üzerine Allah teala müminleri müsrikler için istigfar etmekten men eden su ayetleri indirdi: "Cehennemlik olduklari anlasildiktan sonra akraba bile olsalar müsrikler için magfiret dilemek peygambere ve müminlere yarasmaz Ibrahim'in babasi için magfiret dilemesi sadece ona verdigi bir sözden ötürü idi. Allah'in düsmani oldugunu anlayinca ondan uzaklasti. Dogrusu Ibrahim çok içli ve yumusak huylu idi." Tevbe 113-114

©1996 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin