Volume 5, No 4, Winter 1995 |
Sayin baylar,
Ilk önce gönderdiginiz "anadolu" için çok tesekkürler. Bir tanidigin kompüterinde onun yardimiyla ilk defa interneti ve dolayisiylada ilaniniza ismimi koydum. Hele birkaç tane daha Türkçe sayfalari görünce icab eden 'Modem'i almaya karar verdim, kusurlu tekaüd oldugum için epeyce sürecek icab edenleri yapmam. Birinci sayfayi anca bitirdim ve bu mektuba basliyorum çünkü herseyden önce hayal kirikligina düstüm daha baslangiçta, zira ben Türkiye disinda egitim görmüs, akli basinda, tahsilli kimseler sandigim sizlerden daha deyisik! bir görüs umut etmis ve 'hiç olmazsa fikir teatisine yol açilacak' diye düsünmüstüm... Oysaki daha ilk sayfasinda dar görüsün ortasina düstüm gibi geldi bana. Ahmet Turan Alkanin düsünceleri, islah etme güzellestirme teklfi ne kadar hos ve fevkelade, eger bizim buna yani islah ve güzellestirmeye kendimizin teklif edeceklerimizden çok daha fazla ihtiyacimiz oldugu dogru olmasaydi. Hani bir yanlisi düzeltmek için ilkönce bunun sebebi bulunmali ve düzeltilmeliki yanlis kökünden düzelsin, tekrar etmesin.
Kisaca Islam ilkönce teklif edilebilinecek bir islah, ayiklanma ve güzellestirilmeye tabi tutulmali ki bir baskasina teklif edilmeye gelsin sira. Islama hadim olmaya gelince, bende eskide olsa bir lügat oldugu için hadimin manasini bulabildim, tasarrufun manasini bildigim ve yaziyi okudugum halde ima edileni anliyamadim, kavriyamadim. Acaba bir evvelki yazisinin tersine kendimize mal edelim, kimseye teklif etemyelim mi demek istiyor?? Kullandiginiz Marjinal, Rükun, paradigma, muhteva, retorik kelimelerinin Türkçeleri yokmu, yoksa bunlar yazani bilginç göstermek veya yazilanin anlasilmasini zorlastirmak içinmi kullnadilar, sekiz on satiri lügatla okumam yarim saat sürdükten sonra anlamam istenseydi baska, herkesin anliyabilecegi bir üslüb kullanmanin kabil oldugunu görünce, anlamam için lügata ihtiyaç olan kisimlari okumamaya karar verdim amma okunacak birsey kalmadigini görünce vazgeçtim. Devam edincede kendi cahilligimden olacak yazari bildigi ve anladigini bir paragrafinda açiklayip digerinde de 'Hükümranligina kayitsiz sartsiz tabi olunacak tek kudret allahtir' diye yobazliga dogru bir 'U' dönüsü yapiyor gibi geldi bana. Ve 'Siyaset: Sart midur'u okuyunca gülmekten alamadim kendimi, koskoca birini sayfanin her iki yüzünü fikirlerle doldurduktan sonra, "Müslümanlarin siyasi mekanizmayla iliskilerini nasil düzenlemeleri gerektigi konusunda sarih bir fikir sahibi deyilim" diyor sanki bahis mevzuu olabilirmis gibi ve devam ediyor "Dünyayi kurtarmak ve güzellestirmekte dogru ve yeterli araçlara sahip oldugumuz halde basarisizliga ugrarsak buna bir bahane bulabiliriz amma kendimizi, imanimizi ve ahiretimiz kurtarmak söz konusu oldugunda kimse gözümüzün yasina bakmiyacaktir"...
Sadece bunlari bile tahsilli, akli basinda birine, buraya kadar okuduklarimi yazana yakistiramadigim gibi, gene sadece bu son paragraf dolayisiyla bunu bu sayfaya laik görene de aklim ermiyor. Hani tahsilli ve müslümansaniz, "anadolu"da Islamiyet ve Müsli-imanlik hakkinda fikir yürütüyorsaniz Kur'ani Kerim'i hiç olmazsa bir defa okumus olmaniz icab eder gibi geliyor bana ki bu paragraf bunu aksini isaret ediyor. Ve Alkan Beyin buraya kadar yazdiklarini bulandiriyor hiç deyilse! Zira kitabimiz bu husuta açik, "Aranizdan seçtiginiz idarecilerinize itaat ediniz" diyor siyaset isareti olarak. [*] 1500 sene evvel yazildigi ve bu zaman zarfinda siyasetin ugradigi muazzam deyisiklikler göz önüne alinip buna halkin, bilhassa Türkiye dahilindeki halkin cahilligi ve cahillikte israrlari ilave edilince basin ve yayina düsende muazzamlasiyor, kelime cambazligini birakip dogruyu söylemeleri icab ediyor. Dinle siyaseti ayiramiyan okumasi yazmasi olmayan oy kullanma hakkina sahip olamamali. Isini gücünü birakip namaza giden deyil namazini birakip isine kosanlar idare etmeli memleketi. Bir kimse ne haci veya hoca oldugu için nede haci ve hoca aleyhtari oldugu için seçilmeli meclise. Ve gene bunun hakikat olmasi, gerçeklesebilmesi için birlesimlige gidilmesi lazimki buda anca aydinlardan gelebilir. Basin, yayin ve partilarin aydinlardan tesekkül ettigini düsünürsek birlesimde onlardan gelmeli. Sayilari bile bellisiz partilerle milyonlara mal olan seçimler zayiflatilip, meclis çalisamaz hale getirilecegine üc veya dört tane partiyle saglam bir idare saglanilabilir, halk menfaati için bir agizdan konusan medyada halka kimin kime çalistigini daha kolay bir birlikle aktarma eder her agizdan baska ses çikartip saskinlik ve ayrimcilik yaratacaklarina birlesicilik asilarlar. Belki o zaman hiç kimse doldurdugu bas sayfayi son paragrafiyla paçavraya çeviremez.
Eger Alkan bey elimizdeki dogru ve yeterli araçtan Kur'ani Kerimi kastediyorsa bu bence onun Kitabi okumadigina veya Kitabimizda ima edildigi gibi, 'icab ettigi gibi' okumadigina isaret sayilir. Zira biz Kitabimizdaki çelismeleri görmemekte israr edebilirsekte bunu teklif ettiklerimize kabul ettiremiyecegimiz bir tarafa teklifte bulunmamiz bile hakaret sayilir ve bizi yazarin ima ettiginden çok daha asagi bir duruma düsürür. Modernite!, teknoloji...! Türkçeye kabul edilmis kelimeler olsa bile, "Muvazzaf bulunma"yi takip edince yazinin dogurttugu acabalarda artiyor. Hani Islamiyetin bas kurallarindan biri mütevazi olmak... Sahsen 'Siyasi Islam' tabirini ilk defa duyuyorum, belki uzun zamandir Türkiye disinda oldugum için amma is Islamiyete gelince bu iki kelimeyi bir arada kullanmak bile yanlis sayilir bence, birinin felsefe digerinin meslek olmasi bakimindan. Hele Türkiyede dogruyu ve hakikati söyleyenin yasamasina bile müsaade edilmedigini göz önüne alirsak... Kalkinmamiz, inflasyonu durdurmamiz için vergileri arttiracagiz diyen siyasetçinin seçilecegin deyil, evine gidebilecegini bile düsünmek saflik olur gibi geliyor bana, yanlis anlamayin bunu bir çözüm olarak deyil söz gelisi olarak söylüyorum. Ayni yoldan bunu bildigi halde bundan böyle vergi ödemeyecek, maasiniza zam gelecek beni seçerseniz diyenin Islam olamayacagi gibi kisacasi 'Siyasi Islam' mevcut olmayi basaramaz, basaramamali. Mesela;
"Siyasi Islam tabiri, kim tarafindan hangi niyetle kullanilirsa kullanilsin, neticede Islami marjinallestiren, onu oldugundan daha küçük, daracik ve pekala ihmal edilebilir mahpeslere mahkum eden bir daraltam sigasidir..." Alakn bey bunu ayri, parantez içinde, dikkate alinmasini mutlak kilmak için yazmis, eger cahilligimden yanlis anlamadiysam... Ilkönce 'onu oldugundan daha küçük' diye Islamiyetin küçük olduguna inancini belirtiyor... Lügatim eski oldugundan Marjinellestirmenin karsiligini bile bulamadim. Ingilizcenin 'Marginal' kelimesinden Türkçeye mal edildigini düsünerek bakinca 'siga' kelimesininde kullanilimi dolayisiylada ima edilen anca anlasilabiliniyor amma 'Acaba' da bas kaldiriyor. ACABA bu Amerikadaki tahsilli bir sahis neden bir tek cümlede biri daha dün Türkçeye mal edilmis bir kelimeyle 'Mahpes' gibi 32 senelik bir lügatin bile eski deyim dedigi kelimeyi kullanmaya luzum gördü? ACABA Islam olmadiginimi ima ediyor? ACABA epistemolojik, Mutearrife ne demek? Yüksek olmasada az çok bir tahsilim var amma yazar anlamami önlemek için elinden geleni yapmis gibi geldigi bir tarafa anladiklarimda acabalarla doluyor.
Dinin sahibi Cenabi haktir? Simdi siz gelin benim yerimde olunda sasirmayin! 60 senedir 'Dinin sahibi Allahin varligina inanip ona ibadet edendir' zannediyordum. ACABA Cenabi Hak ne yapiyor bu dinle? ACABA O'da baska birine mi ibadet ediyor?... Kisacasi bende Alkan beyin samimi olmadigi hissini uyandirdi yazisi, hani sahsen küçüklügüne inandigim birseyin baskalari tarafindan küçümsenmesi makul ve normal birsey ve yanlis olmadigimi isbati bakimindan bahis mevzuu olmamasi icab eder. Son olarak "Kendimizi, Imanimizi ve Ahiretimizi kurtarmak söz konusu oldugunda kimse gözümüzün yasina bakmiyacaktir" diye bitirmis Alkan bey... Sanki bu kendimizden baskasinin umurundaymis veya müsbet veyahutta menfi bir tesiri olbilirmis gibi...
Yusuf Yazarin yazisi da kendisinin himayenin manasini anlamakta zorluk çektigi zannina kapildim, zira himaye himayedir, çürütücülüge yozlasmaya yer verdigi anda himaye olmaktan çikar yani yozlasma resmi himayenin neticesi deyil onun sui istimali demektir. Ve anlasilmasi zor olanda entelektüelin herhangi bir himayeye ihtiyaci olmasi ve bu himaye için kendisini kullandirmasi, baska bir deyimle entelektüel olmasi...
Medya'da Muaz Özyigit'e gelince... Islamda basin yayina yer olmadiginimi, yoksa yalan dolansiz reklam yapilamazmi diyor yoksa halka talkim verilip salkimin nasil yutulacaginimi izah ediyor... Mesela "Islamda israf haramken, tüketime tesvik hos görülebilir mi?" diyor lakin kendisinin ilk dört paragrafi anlasilmasi zor bir lisanla yazilmis yani kelimeler ve yer israf edilmis hemde iddia yersiz, hani israfa gidilmeden tüketim gerçeklestirmek mümkündür. Herkesi kendisi gib zannediyor herhalde üç bes kelime ile varabilecegi bir sonuca yarim sayfa yazdigi gibi. Herhalde içine islemiski sisirmesiz makul ve dogruyla reklam yapilamayacagini iddia ediyor ki bu bana deyil bir kaç is adamina bütün millete saygisizlikmis gibi geldi. Bütün medyayi, reklamcilari üç kagitçilikla, halkida yapilan reklamlara suursuzca bir inançla kapilmakla itham ediyor ve tavsiyesi muhaddisleri dinleyelim... Islamdan bahsediyor amma Islami hedefin universal birlik oldugundan haberi yok galibaki 'gayri Islami basin' diye ayirimciliktan kaçinmiyor hiç. Kitap yazmak lazim Özyigit beyin iddialarina cevaop vermek için hemde büyük bir kitap olmaliki okumasini beceremezse, kafasina vurunca tesir edebilsin. Istedigi Ser'iata gelince Kitabimizdaki 'Inanca baski yapilmamalidir' denmesi bile Islamiyetin seriate aykiri oldugu demektir.
Özyigit beyin, ilkönce evvelcede itiraf ettigim gibi cahilligimden olacak tam anliyamadim. "Hadis ilmi ve muhaddisler hakkinda uluorta iddialar" baslikli yazisini. Birkaç yerinde 'mantik, mantiken' gibi kelimeler kullandigina göre mantigini (eger varsa) kullanirsa görmesi icab eden, Islamin hedeflerinden biride herkesin anliyabilecegi bir üslub ile muhabere etmektir. Ve bu cahilligimle bile anliyamadigim bir seyden ögrenmenin imkansizligini görüyorum. Ve gene mantigini kullanabilen herkesin anliyabilecegi gibi, deyil sadece gazeteler amma ne yayinlanirsa yayinlansin (Kur'ani Kerim dahil) herkesin anliyabilecegi bir lisan ve üslub ile yazilmadiysa faydasi ne olabilir? Taniyamadigim hemen hemen tanidiklarimla ayni sayida oldugu bir yazi benim cahilligimden çok yazanin cahilligini gösteriyor bence, anlamami, yazilarini okumami isteseydi anliyacagim bir lisanla yazardi... Eger anlamami istemiyorsa yazmasina ne lüzum var? Islamiyetten, müsriflik ve müsriklikten bahseden bir kimse bu kadar basit bir kavramdan acizse yazdiklarinin kiymeti ne olabilir? Kitabimizda, Allahin kimseye tasiyamayacagi bir yük yüklemiyecegi tekrar tekrar yazilmis olmasina bakarak insan ister istemez merak ediyor böyle bir sürü mambo jamboyla anlayisimizi kösteklemeye ügrasanlarin hedeflerini...
Anliyabildigim kadariyla, Peygamberlerin söz ve davranislarinin vahiyle ilgisi oldugu kadar bilhassa bizim peygamberimizin üzerine basa basa ve defalarca ima ettigi gibi peygamberler bizler gibi insanogullaridirlar, eger kendisini yalanlamaya niyetli deyilsek ve dolayisiyla hadislerde bu açiyi unutmadan içlerinde gizli manalar aranmadan tercüme edilmeli herhangi, iyi veya kötü menfaatle uydurmak için tefsir yerine. Ve gene anlasilabilecegi gibi zamanin aydinlarinin bütün hadisleri inceleyerek, Islamiyetin temelini atmak için 1500 sene evvelki anlayisa göre müstehak ve layik gördükleriyle Kur-ani Kerimi yaratmislar... Ki bugün akli basinda olanlar veya benim gibi birazcik mantiga sahip herkes bu seçmelerden bazilarinin bile Kur-ani Kerime yakismadigi iddiasinda hakli olarak. Misaller vererek, uzun hele lügate bakarak, hemen hemen gazeteniz kadar uzayan bu mektubu dahada uzatabilirim amma sizin bu çesit bir uzatmaya ihtiyaciniz oldugunu bile zannetmiyorum, anliyamadigim taraf bunun NEDEN'i. Niçin, bir kimse yanlis oldugun bile bile, veyahutta yüzde yüz emin olunmasi imkansiz sadece mantik ve sag duyuyla ibret alinilmasi icab eden bir hususta böyle en azindan sasirtici, hakikatten uzak bir yol seçsin?
Australia