[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 5, No 4, Winter 1995 [back]

Demokrasi ve Refah Partisi

Yusuf Yazar

Önce demokrasiye bir kutsallik ve dokunulmazlik atfetmedigimizi belirtmek gerekiyor. Bunu belirtmek gerekiyor, çünkü bugün, hemen tüm manevi degerlere sirtini dönmüs olan batililar ve baticilar demokrasiye ciddi bir biçimde kutsallik kazandirmis durumdalar. Bir bakima demokrasi batililar ve baticilar nezdinde itibar sahibi olan tek 'din' durumunda.

Bir diger alti çizilmesi gereken sey ise Türkiye'deki demokrasinin --demokrasi kurum ve uygulamalarinin-- son derece defolu ve Türkiye'ye özgü olduklaridir. Siyasi partiler ve dolayisiyla parlamento da bu defolu olustan korunabilmis degil. Istisnasi olmaksizin tüm siyasi partiler bir lider diktasi altinda yönetilmektedir. Parlamento için seçimlere aday olabilmenin sarti ve geregi seçmen ya da örgüt tabaninin onayini ve takdirini kazanmaktan çok liderin ya da merkez kurullarinin onayini kazanmayi gerektirmektedir: yani kurulu tezgaha uyum göstermek sart. Lidere ve merkez kurullara yaranilarak girilen parlamentolarda vitrinleri farkli da olsa milletvekillerinin büyük çogunlugu için genellikle bir "yes-man" rolünü oynamaktan öte bir sey kalmaz. Türkiye genelinde var oldugunu gördügümüz ahlaki erozyonun en iyi tesbit edilebildigi yerlerden birisinin parlamento oldugunda çok kimse görüs birligi içerisinde. Sik sik parlamentonun itibarini koruma ya da kurtarma çagrilarina tanik olmaktayiz.

Demokrasinin en temel kurumu gibi görülen parlamentoda demokrasi nasil anlasiliyor? Parlamentoda demokrasinin ne oldugu konusunda düsünenlerin sayisinin çok fazla olmadigi belli. Peki, hangi parti daha demokratik? Böyle bir soru karsisinda hiç bir partinin fazla bir yüzakligina sahip olmadigi açik. Karsilastirmali bir degerlendirme yapilacak olursa, diger partilerin Refah Partisi kadar da demokrat olmadiklari ve olamadiklari gerçegi ortaya çikar. "Merkez yoklamasi"yla aday tesbiti siyasi partierin demokrasi anlayisini açiga vuran yeterli bir ayipti. Simdi partiler 'Türkiye Milletvekilligi' rezaletiyle yeni bir sinav veriyorlar, ve görünüse göre bu sinavda hepsi kirik not almis durumda. Zaten yok olan parti-içi demokrasilerini tümünden yok edecek ve lider despotizmini bütün partilerde neredeyse mutlaklastiracak gibi görünen bu uygulama üzerinde demokrasiyi önemseyenlerin kiyameti koparmalari beklenirdi, ama öyle olmadi. Hep oldugu gibi Türkiye'de herkes Türkiye'ye özgü kusa döndürülmüs demokrasiden razi görünüyor. Oysa ki netice olarak 'Türkiye milletvekilligi' kurumu liderlere parti örgütüyle iliskileri iyi olmayan kendi adamlarini, ya da örgütün tanimadigi bazi isimleri meclise sokma imkanini saglamis olacak. Burada demokrasiyi parti tabanlarina endeksleyen bir görüsü savundugumuz sanilmamali. Nitekim, teorik olarak bu Türkiye milletvekilligi uygulamasinin hayra da hizmet edebilmesi mümkündür. Bu uygulamaya partilerin taban baskisindan ve profesyonel particilerin tasallutundan kurtarilmasinda, bir takim kaliteli, günübirlik politikaya uzak isimlerin meclise tasinmasinda ve partilere taze ve "temiz" kan saglanmasinda kullanilabilecegi düsünülerek sicak bile bakilabilir. Bos bir temenni gibi görülecek de olsa böyle olmasi temenni olunur. Hiç degilse Müslümanlari temsil iddiasindaki partiler böyle bir dikkate sahip olmali; yani, örnegin ömründe Refah Partisi rozeti takmayi düsünmemis, bunu önemsememis olan, ama temiz kalmayi ve kaliteye ve belli bir ehliyete ulasmayi basarabilmis isimlere bir Refah Partisi oy hesaplarinin ve pragmatik yaklasimlarin uzaginda kalarak parlamento yolunu açmayi deneyebilmelidir. Bu hos bir hayal gibi görünse de, en azindan belli bir çevrenin seslendirdigi bir beklentidir.

Siyasette tanik oldugumuz korkunç yozlasma sürecini tersine döndürmeyi bir sekilde mümkün kilmak gerekiyor. Ve böylesi olumlu bir gelisme nihai anlamda her kisi, grup ve egilimin lehine olan bir gelismedir. Ve, böylesi bir çaba, mensuplarinin sahip olmak istedikleri nitelikler itibariyle en çok Müslümanlari temsil iddiasindaki partilere yakisir. Yipranmislik ve potansiyel güç açisindan da böyle bir sansa en fazla bu siyasi parti(ler) sahip. Tabii, eger "merkez" merkez olma agirlik ve tutarliligina ve ileri görüslülügüne sahip olabilirse, ve eger oy ve popülarite hesaplarina dayali pragmatik tutumlar terkedilebilirse. Dindar kesimi temsil onlarin düsüncelerini, beklenti ve tepkilerini kamuoyuna yansitmada bir araci olmakligi gerektirdigi kadar, onlarla ve özellikle entellektüel çabalar içerisinde olanlariyla içli-disliligi gelistirerek yorum ve politikalarda dogruluk ve tutarlilik oranini yüksek tutma gayretini de gerektirir. Gelecegi kucaklamak isteyen bir Müslüman lider gözleri bagli kendisini taklidi fazilet addeden ve zaten de elinden baska birsey gelmeyen bir çevre yerine kendisine ait bir kafa tasiyan ve ayni dünya görüsünü tasimakla birlikte kendisi olmakligi terketmeyenlerden olusan bir çevreyi arzulamak durumundadir. Ve tabii ki temsil makaminda olanlarin pragmatikligi digerlerinkine göre daha bagislanamazdir.

Kötülerin iyisi oldugu tanimina katilararak demokrasinin bugün savunulabilecegini düsünenlerin sayisi az degil. Ama hiç degilse demokrasinin, bir baris ortaminin olusmasinda rol oynayabilecek bilinen yaklasim ve kurumlari konusunda ortak bir dikkatin saglanmasi gerek.


©1995 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin