Volume 5, No 3, Fall 1995 |
Devran döner, bu göçerler sefer ederken,
Bu gemi durmasa da biri biner biri inerken
Koymuslar kendi baslarina, bozulmayan hükümler
Fasit dairede zulüm libasli ebedi mahkumlar.
Sirra kilitli, davete sagir, nura kalmis da ama,
Necahi atmislar, belki hiç gelmeyecek aksama.
Dalinmis ucube gibi, kof ve ham bir hayale,
Insanlik demisler hayvanlari alip da kaale.
Bilinmez ne gün, belki de çok az kaldi zevale,
Gün ki asil ad konacak o binbir adli hale.
Zerreyi ve kürreyi edip de idrak,
Anlamak, hakikatin acep hangisidir mutlak
Zerre midir merkezinde evrenin?
Bir hayal midir asli dönen kürrenin?
Habbe midir altinda uçsuz koca kubbenin.
Ölçülmezi ölçüye edip de kiyas,
Haykiran "iste budur degismez mikyas!"
Sesler de sahittir bilmesem de nasil,
Kaybettigine, eserin insanda insanligi asil.Yitigini bulmak mümkündür ancak
Neyi kaybettigini evvela anlayarak.
Aymazlik o hadde çikmis ne çare,
Alkislar tutulur oldu en rezil hale.
Insan zalim ve cahil dendi de anlasildi mi?
Perdeler, karanlik perdeler asildi mi?
Felekler vah eder artik beser haline,
Nas ahvalini kendine ettikçe havale.
Ilim bilgiye, alim cehle edince inkilab,
Hakikat de olunca hayal dünyasinda harab,
Gönüller sükut eder istiraatgahinda,
Mevt öncesi bir lahza son duagahinda,
Rindlerin ayildigi fecre kadar,
ve O'nunla vuslata kadar...
Eylül 95