Volume 4, No 3, Fall 1994 |
Istanbul Mektubu
Bu kez daha önceki yazilarima göre farkli olarak kitap tanitimi yapayim, dedim. Turgut Cansever'in çesitli dergilerde yazdigi makalelerden derlenmis olan kitabi, Sehir ve Mimari'yi ele alacagim (Agaç Yayincilik, 1992; Piyerloti cad. Dizdariye Medresesi sok. No: 8/b D.6, Çemberlitas 34400, Istanbul). Turgut Cansever, mimar, çesitli üniversitelerde de ögretim üyeligi yapmis ve meslegi ile inancini bütünlestirmis bir insan. Cansever'e göre kitabi "... bilfiil mimariyi vücuda getirmek için gerekli bilgi ve yetenekleri gelistirmek ve mimariyi gerçeklestirmek için ugrasirken adim adim farkedilen hastaliklarin teshisi ve yollarinin tayini için yazilan ve söylenenlerin bir bölümünün derlenmesinden olusmustur." Yine yazara göre "Mimarlik, varligin bütün alanlarini kapsayan bir disiplindir. Bu sebeple basarili bir mimarlik faaliyetinin gerçeklesmesi, kültürel olusumun temel ögesidir." Kitabinin önsözünde mimariyi tarif ederken söyle diyor, "... Yapilar hayat düzenimizin çerçevesini olustururken, hayat tarzimizi da sekillendirirler. Yapilar fiziki aleme ait kanunlarin icaplarina göre olusurlar. Bu kanunlarin icaplarina göre düzenlenmemis herhangi bir yapinin varolma sansi yoktur. Ancak yapinin var olmasi için daha önceklikli bir husus, yapinin vücuda getirilmesini gerektiren biyo-sosyal faktördür. Yapi ya barinmak için yahut herhangi bir sosyal, kültürel ve iktisadi faaliyeti barindirmak için gerçeklesir. Bu alanlara ait meseleler bile mimariyi gerçeklestirilmesi zor bir sanat düzeyine yükseltmeye yeterli iken, insan hayatinin biçimi ile insanin vücuda getirdigi mimari çerçevenin biçim özellikleri; insanin tabii-ruhi alemi ile terbiye edilip biçimlendirilmis psisik alemine ait biçim özellikleri ayrilmaz sekilde birbirlerine baglidirlar. Ruhi alemi ise insanin inanç aleminin, varlik tasavvurunun, degerler hiyerarsisinin yapisina göre sekillendirilir."
Turgut Cansever'e göre bugünün Türk mimarisinin en büyük sorunu kültürel kirlenme: "... Sahsi ve sathi gösterisçiligin hakim oldugu XX. asirda ülkemizde ve dünyada mimariyi vücuda getirmek, insanlara gülünç olaylar seyrettirerek eglendirmek, sasirtmak vs. ile bir tutulmaktan bile gerilere itilmis ve dünya böylece insanlik tarihinde daha önce benzeri olmayan bir kültürel kirlenmeye ugratilmis bulunmaktadir. Bu kirlenme kendi inanç temellerinden kopartilan, inançlarinin özüyle baglari kesilerek yabancilastirilan ve Islam'in affedilmez günah saydigi sirkin açik ve gizli sekillerine kendisini kaptirmis, açik ve gizli sömürge durumuna düsmüs olan Islam ülkelerinde en vahim ve tahripkar boyutlara ulasmistir. Kültürel kirlenme, özünde, teknolojiyi kendi basina yaratici güç addetmek gibi temel bir yanilgiyi tasimaktadir. Sehire, topraga, dünyaya Allah'in azametinin ve Cemal sifatinin tecelli ettigi yerler ve insanlarin idrak edecegi alanlar olarak bakmak yerine bugün, bu alanlara ait meselelere bürokrat ve teknokratlarin gözlükleriyle bakilmakta ve bürokrasinin isleyis ve kurallarina asli güçler payesi verilmektedir. Topragi, dünyayi ve sehri gayri mesru bir sekilde kazanç kapisi olarak görmek, bu temel yanilgilari sürdüren müesseler vasitasiyla halka zorla kabul ettirilip yayginlastirilmakta; yayin ve telkin araçlariyla çok boyutlu bir kirlilik-yanilgilar-hastaliklar zinciri herkese zorla benimsetilmektedir."
Cansever'in mimarliktaki amacini ise su cümleler özetlemekte: "... Mimarligin, 'insanin dünyadaki esas vazifesi dünyayi güzellestirmektir' hadis-i serifinde tarif edilmis çerçeve içinde olusmasini saglamak, mimarinin sosyal, ruhi ve inanca taalluk eden meselelerini dogru olarak ortaya koymak ve yanilgilari bertaraf etmek için çaba sarfetmek benim için görev olmustur." Kitap, Mimari Üzerine Düsünceler, Sehir ve Yapi Sorunlari, Tasarim ve Uygulamalar ve Söylesiler baslikli dört bölümden olusmaktadir. Mimari Üzerine Düsünceler bölümünde, Cansever günümüz Türk aydinina(!) bir kaç kelime etmekten kendini alamamaktadir:
"Asir basindan beri Türk-Osmanli toplumunun göçebelikten kurtulamadigi, derme-çatma evler ve bunlardan olusan köy gibi sehirler gelistirdigi seklinde Türk aydinlarina hakim olan yanilgi, Türk-Osmanli sehirlerine biçim veren toplumun temel unsuru evlerin, mimari dokunun temel birimi olan evin küçük ölçüsünün ve ailenin degisen ihtiyaçlarina cevap verebilmek için de gerçeklestirilmis bulunan degismeye imkan veren yapisinin önemini farkedememis olmalarindan kaynaklaniyordu.
"Bu yanilgi, son yüzyil içinde Türk sehirlerinin bütünü ile yok edilmesinin sebebini olusturmustur. Küçük ölçülü çevre içinde insan, bu çevreyi ve onun birimlerini fark etme imkanini bulmaktadir. Ancak böyle bir ölçü düzeni içinde insana saygi ile bakmak ve bilinçlenme imkani olusabilecegine isaret etmek isterim. Sadece böyle bir ölçü düzeni, insana, her an yeni ve güzeli, mimari degerleri fark ettirir. Insani saskin bir seyirci durumuna düsmekten kurtarir."
Yine bu baglamda Cansever, Yeni Mimari adli birimde 1890'larda Wright'in "Standartlar gelistirmeliyiz" ve 1927'de Le Corbusier'in "Standartlar ruhunu gelistirmeliyiz" dedikleri sirada yalniz yapi standartlari degil; Türk kültürüne asirlardan beri yön veren davranis standartlarini da yeni taklitçi sözde aydinlarin saldirilari ve yanilgilari ile terkeden Türkiye'de mimaride tevazunun yerini iddia, sadeligin yerini karmasa, çekingenligin yerini saldirganlik ve gösterisçilik, vekar ve gerçek saygisinin yerini gayr-i ciddi biçimcilik, siirsel bir güzellik sevgisinin yerini de gayr-i insani faydaciligin aldigini söylemektedir.
Kanimca kitaptaki en ilginç analiz Bati sanati ile Islam'in sanat anlayisi üzerine yapilan analizdir. Cansever'e göre; "... batililasma egilimi yasanan sanat biçimlerini ortadan kaldirmistir. Bu yaklasimla insan çevresini düzenlemeyi, mimari ve onunla bütünleserek var olan bütün sanat biçimlerini toplumun ilgi alani disina iterken, eglence ve avunmaya yönelik soytariliklar, tiyatro, sinema gibi pasiflestirici, insani yasayan ve bilinçli, sorumlu varlik olmak yerine seyirci ve yabanci olmaya iten faaliyetlere ve sanat biçimlerine öncelik tanindi." Bu kitabi sadece mimariye ilgi duyanlarin degil, kültürel yozlasma ve kirlenmeye karsi olanlarin da okumasi gerekir. Iyi günler dilegimle...o