Volume 4, No 1, Spring 1994 |
Bu sefer sehre gitmek için otobüse bindiginde her zamanki gibi sevinçli heyecanli degildi. Evvelden her sehre gidisi bir gezi bir eglence bir degisiklik gibi olurdu ama bu seferkinde bir ayrilik bir burkuntu vardi. Eski günlerini düsündü, çocuklugundan beri ne güzel ne serbest bir hayat yasamisti. Daga çikardi mesela veya istedigi zaman suya girerdi ve bahçelerde piknikler yapilirdi açik havada çay içerlerdi. Hayvanlari gütmek bile baska bir zevkti.
Evet, fakat simdi sehre gitmesi gerekiyordu, öyle icab ediyordu çünkü.
Otobüsden indi, esyalarini aldi, zaten fazlaca bir esyasi da yokdu. Velisi ile yani Annesi ile birlikte kayid için okula geldiler. Bir sürü evrakla birlikte görevli müdür muavinini buldular. Okulun pansiyonunda kalmak için müdür muavini bunlari baska bir memura yolladi. Içeri girdiler. Telefonda konustugu için, oturun diye eliyle isaret etti. Oturdular. Görevli memurun isinin hemen bitmeyecegini anladigi için beklemekden baska çare yoktu, bu arada düsüncelere daldi zaten bu ayrilik ona basta aci gelmisti. Acaba bu insanlar köyden bildikleri gibi içten, samimi olacaklar miydi? Çünkü köyde herkes mutlaka birbirini gördügünde selam verirdi. Bir biri ile hal hatir sorar, gerekirse dertlesirdi. Rahmetlik Babasini ve ilk selami ögrendigi günü hatirlayiverdi: Yine öyle bir gün Babasi "Selamün aleyküm" demis ve "Aleyküm selam" diye cevabini aldiginda; Baba "Selamün aleyküm ne demek" diye sormustu. O da: "Yani Islamiyet demek. Müslümanlar birbirine böyle selam verir." demisti.
Selam bir yana, acaba bu insanlar hiç Allah'i ve Peygamberi (sav) düsünüyorlar midir ki... diye düsündü. Allah'i hatirlamiyorlarsa bu ne aci verirdi. Hatta onlari bir an için Allah'i düsünmüyor diye görmek bile kendisine epey aci vermisti. Bu arada görevli memur ya isini yaparken ya konusurken bir sekilde agzindan Allah lafzi çikti, ya "Allah korusun" veya "Allah izin verirse..." türünden bir söz içinde geçmisti. Birden ferahladi.
Birkaç formaliteyi de tamamladiktan sonra kayid ve yerlesme islerini tamamladilar. Annesinin elini öptü, ugurladi.