Almanya: Yeni Süpergüç
Yusuf Açikgöz
Alman kökenli kavimler Avrupa tarihinde bugünkü mevcut milli
devletlere su veya bu sekilde kanlarini vererek veya içine asimile
olarak (Hollanda'da Flemenkler, Fransa'da Franklar, Italya'da
Lombardlar, Britanya'da Saxonlar) tarihsel rol oynamis olmalarina
ragmen, bugünkü anlamda ilk Alman devletinin temelini 1830'larda Alman
prensliklerinin imzaladigi Gümrük Tarifesi Antlasmasi olusturdu. Bunu
Bismark'in önderliginde günümüz Almanya'sini doguran yeni devletin
temellerinin atilmasi takip etti. Genelde savaslarin dünya tarihindeki
önemi, temelleri yapay duruma gelen eski güç dengesinin yeni bir
dengeye siddet yoluyla kavusturulmasi araci olarak ifade edilebilir.
Üniter bir Alman devleti eski dengeleri Avrupa'da alt üst etti. Fakat
rakipler kaçinilmazi kabul ederek Avrupa'daki yeni devlete boyun egmek
zorunda kaldilar. Hernekadar sanayii devrimi Ingiltere'de baslamissa
da, ikinci kusak makina ve kimya sanayii devrimlerinin önderligini
çeken Almanya'dir. Bu ise, dünyadaki mevcut güç dengesini alt üst
etti. Kaçinilmaz olarak önce 1. Dünya Savasi ve yarim kalanin
bitirilmesi olan 2. Dünya Savasi bu güç dengesini ayarlama görevini
yerine getirdi.
2. Dünya Savasindan sonra Almanya dünya siyasetinde pasif rol oynamayi
kabul etti. Ancak birlesme sonrasi eski tahmin edilebilen davranis
sekli tamamen degisti. Simdilerde yeniden aktif rol oynamaya baslama
isteginin isaretleri görülmeye basladi. Bunlar söyle özetlenebilir:
- Güvenlik Konseyi'nde daimi yer alma istegini her firsatta açik
ediyor. Bu gerçeklesirse dünya siyasetinde söz hakki dogacak demektir.
- Yugoslavya'nin parçalanmasinda ve zamanlamada öncü rol oynadi.
Olumlu veya olumsuz sonuçlari tartisilabilir, fakat kendi
siyasetlerini önce Avrupa'ya sonra da dünyaya kabul ettirmek
bakimindan önemli bir dis siyasi basaridir.
- V2 füzelerinin yapiminin yildönümü kutlamalarini resmi olarak
katilmaktan son anda vazgeçti. (V2 füzeleri Hitler'in savas sirasinda
yaptirdigi tarihteki ilk balistik uzun menzilli füzelerdir.)
- El Alamein muharebesi yildönümü kutlamalarina katilmayi reddetti.
Bu muharebe Ingiliz-Alman ordulari arasinda olan ve dünya tarihinin
gördügü en büyük tank muharebelerindendir. Bunun 2. Dünya Savasi ve
Hitler döneminde olan herseye yeni nesillerin düsman olmadiklarini,
galip devletlere karsi tarihsel bir buruklugun derinlerde biryerde
yasiyor oldugunun ifadesi olmasi bakimindan sembolik önemini gözardi
etmemeli.
- Maastricht ile Avrupa Birlesik Devletleri'ne giden yolu açti. (Bu
antlasma hernekadar Hollanda tarafindan hazirlanmis olsa da arkadaki
esas güç Almanya ve Fransa'dir.)
- Eurofighter konsorsiyomundan çekildi. On yil sonra ortak
olmaktansa tamamen kendileri yapmaya kalkabilirler. Bu da Fransa ve
Ingiltere gibi klasik savunma sanayii ihracatina asiri bagli ülkeleri
tamamen devre disi birakmasi anlamina gelir.
- Bundesbank (Almanya Merkez Bankasi) baskaninin tek bir cümlesi
Ingiliz Pound'unun %14 deger kaybetmesine yol açarken, Ingiliz Maliye
Bakani istifa etme noktasina geldi. Daha önce de anti-Alman sözleri
nedeniyle Ingiliz Ticaret ve Sanayii Bakani istifa ettirilmisti.
- Benelux Ülkeleri, Danimarka, Isveç, Finlandiya, ve Avusturya mali
bagimsizliklarini Almanya'ya terketmis durumdalar. Fransa son borsa
kriziyle eger bu gruba girmedi ise bile kaçinilmaza dogru gitmekte.
- Eski devlet baskanlari Helmut Schmit, para politikasinin dis
politikadan soyutlanamayacagini açikça beyan etti. O halde izledigi
yüksek faiz politikasi yüzünden Avrupa'da ve dünyada yarattigi
ekonomik krizle bir dis politika amaci olmali!!!
Göstergelere bir göz atilmali:
- Bundesbank mali piyasada sözüne deger verilen ve sözü dinlenilen
dünyadaki sayili kurumlardan birisi.
- Sehirlesmesindeki ileri görüslülükle bir veya iki megakent ortaya
çikmasini önlemis, bunun yerine orta büyüklükte birçok sehir ekonomik
merkez rolü oynayarak çaprasik kentlesmenin önüne geçmis.
- Isçi ve isveren zit gruplar halinde çatisma içinde olmayip, ortak
çalismanin muhtesem örnegi.
- Egitim ve sanayii arasindaki diyalog ortami istenilen kalitede
isgücü yetistirilmesini getirmis. Dünya Alman egitim sistemini
konusuyor.
Süpergüç olacagina isaret eden birçok emareler de iyi tahlil edilmeli:
- Kapitalizmin vazgeçilmez kaynagi ve sonucu olan underclass, siyasi
mülteci statüsünde ülkeye hizla akmakta. Üstelik bu grup Üçüncü Dünya
ülkelerinin genelde kalifiye yetismis elemanlari, yüksekokul veya
üniversite mezunlari. Son günlerde çikan göçmen karsiti olaylara
devletin adeta seyirci kalmasi, hatta bunu yeni iltica kanununa
gerekçe olarak kullanmaya çalismasi, standarda uymayanlara kapilarin
kapatilmasi olarak görülebilir. Önemli olan bu underclass'in daimi
olmasidir. Arada sirada çikacak olan göçmen karsiti gösterilerle hem
bu yeni gelenlere statüleri hatirlatilirken, hem de underclass
kalmalari garantileniyor. Gerçekte, birlesmenin hemen sonrasinda
çikarilan yeni vatandaslik kanunu ile egitimini Almanya'da yapmis
fakat ailesiyle birlikte temelli geri dönmüs bireylerin, tekrar gelip
oturma hakki istemesi ile ilgili kanun da çikarildi. Kime ve ne amaçla
ve de niye hemen birlesmenin arkasindan çikarildigi okuyanin yorumuna
kalmistir.
- Üst düzeyde görev yapan yetkililer genelde çok dürüst insanlar
izlenimi vermekte. Dürüst insanlar tarafindan öncülük edilen bir
toplumun basarili olmamasi olaganüstü.
- Nüfusun %67'si ayda en az bir kitap okumayla dünyada önder
durumdalar (ders kitaplari ve okulla ilgili yardimci kitaplar hariç).
Bu oran ABD için %51. Avrupa'nin en fazla satan gazetesi Alman.
- Gelirlerinin %26'sini tasarruf etmekteler. Bu oran çok yüksektir
(ABD'de %16). Tasarruf edilen para gelecek için yatirim demektir.
- Frankfurt'taki borsa Almanya merkez borsasi haline getirilme
karari ile büyük bir ihtimalle dünyadaki mevcut üç büyük borsaya
katilacak. Büyüklükte ikinci veya üçüncü sirayi almasi kuvvetle
muhtemel.
- Uluslararasi bir ABD firmasi yayinladigi bir genelgede bundan
böyle Avrupa ile olan mali islemlerini Alman Marki ile yapacagini
açikladi.
- Siyasi merkezin yeri ve gücü degisince, bu gücün etkinlik
sahasindaki farkli birimlerde yasayan gruplar arasindaki denge de
degisecek demektir. 2020-2030'larda, eger Avrupa Birligine giden yol
tikanmazsa, milli meclislerin yerel idarelerden pek fazla farki
kalmayacaktir. Bu ise multietnik yapidaki ülkelerin milli çatisini
bozarken, tarihi süreçte ayri düsmüs ayni etnik gruplarin zaman içinde
diffuzyonu ile sonuçlanabilir. Üstelik Maastricht'de bulunan bölgeler
komisyonu belki de bunun hayata geçmesinde anahtar rol oynayacaktir.
Bir Avrupa Birligi sonuçta Avrupa Alman Birligine giden yol olabilir.
- Almanya'da çarpisan menfaat gruplari arasindaki ahenk makullugun
muhtesemlestirilerek sosyal yasama yansitilmasi örnegidir. Genelde
birçok ülkede kuvvetlerin farkli bölgelerde odaklasmasi sonucu salgin
haline gelen dagilma hastaligi, Almanya'da aksine sosyal birligi
artirmis. Bu ise ancak ve ancak makul düsünen ve kurallar içinde
oynamayi kabul eden bir anlayisin ifadesidir ki civic yapinin ne kadar
güçlü oldugunu açiklar.
- ABD seçimleri hernekadar Baskanlik seçimleri gibi görülse de
çikacak sonucun çok daha derin manalari olacaktir. Eger Clinton
kazanirsa, bu demektir ki artik ABD "pace setter" degildir. Bu
Amerikan sisteminin iyi olmadiginin ifadesidir. Çünkü Clinton'un
yönetim felsefesi olarak söyledigi hemen her temel söz Alman
sisteminin ABD'de de özlendiginin manifestosudur.
Almanya'nin gelecek süpergüç olmasinin Türkiye için çok büyük bir
ekonomik sonuç doguracagi söylenemez. Çünkü halihazirda Almanya
Türkiye'nin en büyük ticaret ortagidir. Bu olsa olsa daha da pekisir.
Oryantasyonun degismesi gibi bir olay söz konusu görünmüyor. Ancak
uzun vadede Türkiye kökenli vatandaslarin ülkemizin iç siyasetinde
Alman hükümetlerine baski yaparak olumlu veya olumsuz olarak
oynayacagi rol bugünden iyi hesaplanip ona göre simdiden hazirlik
yapilmaya baslanilmak zorundadir. Kayzer Wilhelm'in 1890'larda Alman
yahudilerinin sikistirmasiyla Istanbul'a gelip zamanin idaresine
yaptigi baski çok uzak bir mazi degil. Hem ABD'de Ermeni ve Yunan
asillilarin ABD'nin dis politikasi üzerinde oynamakta oldugu rol bu
babda iyi hatirlanmali. En son örnegi Clinton'un demecinde gördük.
Dünyada dengeler degismekte. Tek süper güce dogru gidis bir tarihi
olgu. Tarihe bakildiginda gözlenen temel yapilardan biri bir operasyon
sahasinda var olan zayif birimlerin giderek iki güçlü partiye dogru
gitmeleri, sonra da bu iki partiden birinin digerini altetmesi ve bu
tarih çemberinin devam etmesidir. Bu olgu Çin'de, Roma'da, Eski
Yunan'da, Ortaçag Islam aleminde vuku bulmus. Turqeille 1830'larda
"Ileri bir tarihte dünya mutlaka ABD ve Rusya'nin kapismasina sahit
olacaktir" dediginde ABD'nin o zamanki nüfuzu önemsenmeyecek bir
düzeyde idi. Fakat tarih onu hakli çikardi. Hatta bu egilimi Avrupa
operasyon sahasinda da 1950'lerde görmek olasi. Alman-Fransiz
isbirligine karsi Ingilizlerin EFTA'yi kurmasi, daha sonra da birinci
birlige karsi direnemeyip, ona katilmak zorunda kalmasi bu olgunun
günümüzdeki örnegi olarak yorumlanabilir.
Bazi emare ve tahminlere hayali, asiri süphecilik gibi bakanlara
gerçekcilik düsünce okulunun kurucusu Russell'in tavsan, geyik ve avci
örnegini hatirlatmakta bu noktada yarar var.
Ulasim ve iletisimdeki hiz gerek yeni süpergücün yükselmesinde,
gerekse mevcutun zayiflamasinda zaman sürecini oldukça kisaltmis
durumda. Bundan böyle kusaklar bir süpergücün göreceli zayiflamasini
ve digerinin yükselmesini kendi yasam dönemlerinde gözleyebiliyolar.
Günümüz kusagi Rusya'dan sonra ABD'nin de giderek zayiflamasina sahit
olurken yerlerine yükselen Almanya önderliginde Avrupa'yi
hissedebiliyor.
Aci olan gerçek o ki bizler bu roundu kaçirdik. Gelecek round için ise
simdiden hazirlanmaya baslarsak belki ancak yetisiriz. Almanya gibi
doruga yakin baslayan bir topluma üç büyük savasa ve 150 yildan fazla
süreye maloldu ise, çok uzun vadeli hesaplar --150-200 yillik-- yapmaya
baslamamiz vacip degil farz olmus durumda. 18. yüzyildan sonra
üzerimize çöken karabulutu artik asalim. Çok zor degil. Sadece sabir
ve 'commitment'.
©1992 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to
anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.
For your comments / Yorumlariniz için
anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin