Volume 1, No 2, Spring 1991 |
Egitim sistemimizin her kademesinde çözülmesi gereken problemler vardir. Bu problemlerin kaynagi egitim politikamizdaki yanlislardan, maddi imkansizliklara kadar uzanan çok genis bir spektruma dayanir. Memleketimizin en önemli problemlerinden biri olan kültür problemimiz, hemen hemen her meselemizin ana bir sebebi, egitim sistemimiz ve politikamizdaki, dolayisiyla yurt disi egitimimizdeki problemlerin de en önemli sebeplerinden biridir.
Egitim konusunda örnek aldigimiz, devletimizin bizleri gönderdigi Batiya, Bati kültürüne kisaca bakalim. Bati kültürünün bir tarafinda Yunan-Latin, bir tarafinda hiristiyanlik olmak üzere iki ana kaynagi vardir. Hiristiyanlik özellikle Aristo felsefesiyle bir düsünce sistemi haline geldikten sonra gruplar üzerinde daha yaygin, daha tesirli ve birlestirici bir rol oynamistir. Avrupa'da aydin tabakayi din adamlari teskil ettigi ve egitim kilisenin tekelinde bulundugu için, yakin zamanlara kadar kilisenin temsil ettigi hiristiyan-klasik çag kültürü Batili insanin en büyük ilham kaynagi olmustur. Avrupa'da kiliseye karsi çikanlarin çogunlukla hiristiyanlik adina onu düzeltmek istediklerini, veya hiristiyanligin tarihi gerçekligini reddetmek istediklerini, veya hiristiyanligin tarihi gerçekligini reddetmekle birlikte onun manevî degerlerini benimsemis bulunan birer deist olduklarini hatirlayacak olursak, Bati düsüncesinde hiristiyanligin ne kadar köklü ve önemli oldugunu daha iyi anlariz. Bati düsüncesinde hiristiyan tesirinin mutlaka dini inanç seklinde ortaya çikmasi gerekmez. Din cemiyete mal oldugu için ve kültürün içinde onunla iyice kaynastigi için, din-disi meselelerde de pekala kullanilir. Mesela, gerek edebiyatta, gerek sosyal ve psikolojik yazilarda yapilan benzetmeler ve atiflarin büyük bir kismi dini kaynaklidir [1].
Türk kültürünün Cumhuriyet öncesini düsünürsek, onunla Bati-Hiristiyan kültürü arasinda yukarida anlattigimiz hususlarda büyük benzerlikler oldugu görülür. Bati nasil hiristiyan kültürünün besledigi eserler vermisse, biz Islam kültür ve medeniyetine dahil oldugumuz için o kültur içinde yer alan eserler vermisizdir. Türkler'in onuncu asirdan itibaren ortaya çikardiklari her eseri Islam kültürü içinde bir yere oturtmak, o kültür içinde izah etmek mümkündür [1].
Simdi Turkiye'de ortak bir kültür yoktur, Türkiye henüz belli bir medeniyet dairesinin üyesi de olmus degildir. Cumhuriyet devrinin siyasi iktidar kadrolari Türkiye'nin artik Islam medeniyetinde kalamayacagini,Bati'ya süratle katilmasi gerektigini düsünmüsler ve bu yüzden Islam kültürünün kaynaklarini -- hiç degilse resmi müesseselerde -- kaldirmislardi. Bu uygulamanin bir dereceye kadar basarili oldugu söylenebilir; ancak ayni kadronun Batili olma gayreti de tipki Islam'dan çikma hareketi gibi ancak bir dereceye kadar basarili olmus bulunuyor. Basitce söyleyecek olursak, Türkiye simdi Bati kültürüne girememis, Islam kültüründe kalamamistir [1].
Egitim politikamizda, Bati ve Islam kültürleri sürekli çatisma halindedir. Bu çatisma özellikle 80'li yillarda Islam kültürünü savunanlarin seslerini duyurmaya baslamalariyla beraber artmistir.
Egitim sistemimizin her kademesinde görülen bu duruma konumuzla ilgili oldugundan yüksek ögrenimden örnekler vermeye çalisacagim.
Yüksek ögrenimimizde yukarida söyledigim sebeplerden dolayi ortaya çikan çarpikliklara ve yanlis uygulamalara hemen hemen hepimiz sahit olmusuzdur. Bu yanlislari asistanlik sinavlarindan, ögretim üye atamalarina kadar üniversitelerin her kademesinde görüyoruz. Yine yukarida bahsettigimiz kültür çatismasinin aci ve çarpici örneklerinden birisini geçtigimiz yillarda özel üniversiteler kurulmasinda yasadik. Bir özel üniversite çok büyük kolayliklarla, devletten de büyük destek alarak haksiz bir sekilde kurulurken, diger bir özel üniversite kurulmasi tesebbüsü acimasizca, haksizca engellendi.
Ülkemizin zaten kisitli olan imkanlari yukarida açiklamaya çalistigim kültür problemi ve benzeri problemler yüzünden kullandirilmaz. Ülkemizde ilim adami ilmi yaniyla degil, görünüsü, tipi, bagli bulundugu kültür kriter alinarak degerlendirilir, belirli kaliplara sokulur, buna göre kabul veya red edilir. Ülkemizin arastirma kurumlari, üniversiteleri kültür gruplarinin ve siyasi iktidarlarin arenasidir. Buralarda çok siddetli geçen mücadeleler nedeniyle ilim adamlarimiz enerjilerini bilimden ziyade, mücadelelerinde birbirlerine köstek olmaya harcarlar.
Yurt disi egitim problemimiz, her fert için, egitimini tamamlayip Turkiye'ye döndügü zaman baslar. Egitimini tamamlayip bütün iyi niyetiyle ve idealleriyle Türkiye dönenler, yillarca üzerinde çalistiklari, arastirma yaptiklari konularda aradiklari imkanlari malesef çogu durumda bulamazlar. Bu durum çogunu yildirmaz, zaten memleket gerçeklerinin farkindadirlar. Kisitli olan imkanlari zorlamaya çalisirlar, güç sartlarda bir seyler elde etmek için didinirler, fakat asil problemler bu noktada baslar. Yukarida saydigimiz kültürel nedenlerle bu çabalar engellenir. Yanlislari söylemeye ve düzeltmeye çalistiklarinda üzerlerindeki baski daha da artar, yildirilirlar.
Sonuç olarak kültür problemi egitimimizin yaninda özellikle ülkemizin problemidir. Kültür probleminin sebep oldugu mücadelelere ve zararlara hemen her alandan örnekler vermek mümkündür. Ülkemizin problemlerine çözümler arayanlar mensub bulunduklari (veya öyle sandiklari) kültür dairesi içinde çözüm ariyorlar. Bu süregelen mücadelenin devami demektir. Uzlasma olur mu olmaz mi, tahmin etmek zor. Bir taraf galebe çalana kadar mücadele devam edecege benziyor.