Volume 1, No 2, Spring 1991 |
Özellikle Avrupa ülkelerinde doktora yapmak üzere memleketimizden önemli sayida ögrenci sevkedildi. Bunlardan bazilari bulundugu üniversitelerden memnun gibi görünsede genelde ögrenciler gayrihosnutturlar. Çünki bu ülkelerdeki üniversitelerin ögrenci kabul etmesi tamamen kendi menfaatlerinin geregidir. Ögrencinin saglayacagi basaridan menfaat temin etmek için can atarlarken bir taraftan da basit bir termocouple kalibrasyonunu bile teknoloji transferidir düsüncesi ile ögrencilerden gizli yaparlar.
Bu sebeplerden dolayi bu üniversitelere ödenen paralar bir bakima fakirin zengine sadaka vermesinden baska birsey degildir. Bilim adami yetistirmede de milli bir modelin gelistirilmesi geregi ortadadir. Bunun için büyük sehirlerimizden birinde açilacak yaz-kis devam eden bir okulda yüksek lisans ögrencilerinin, mastir ve doktora, ders kredilerini tamamladiktan sonra Türkiye'nin ihtiyaç duydugu bir alanda tez hazirlamasi en çikar yol gibi geliyor. Bu maksatla Türkiye'nin ihtiyaç duydugu alanlarda büyük arastirma projeleri kurulmasi, projelerin ehil profesor yada bilim adamlari tarafindan yönetilmesi, her seviyedeki arastirmalarin yaptirilmasi, projenin alt projelere bölünmesi ve derslerini tamamlayan ögrencilere tez verilmesi, belirli araliklarla ögrencilerin ilerlemesinin gözden geçirilip verilen arastirmayi yürütemeyenlerin gerekirse çalismasina son vererek ciddi arastirmalarin yaptirilmasi Türkiye için iyi bir bilim adami yetistirme metodu olabilir.
Projeler ülkemizin çesitli yerlerindeki topragi isleyecek sabandan baslayip Istanbul'un su problemini çözecek aritma sisteminin dizaynina kadar her büyüklükte olabilir. Dolayisiyla bu projelerde her seviyede ve her alanda arastirma konulari olacaktir. Projeler memleketin ihtiyaci olduguna göre harcanacak para kolay bulunacak ve harcandigina yazik olmayacaktir.
Memleketimizdeki üniversitelerin bünyesinde açilan enstitüler basarili olamamislardir. Bunda esas sebep, aslan kiligina girmis eseklerin oralarda köse kapmaca oynamalaridir. Ayni nedenle üniversitelerimizin basarili bilim adamlarina kavusmalari da mümkün olmamaktadir.
Eskiden asistanlik müessesesi vardi. Asistanlarin görevi haricindeki islerde keyfi kullanimini önlemek için bu müessese kaldirildi ve arastirma görevlisi yasasi getirildi. Fakat kanunlardaki en ufak eksikligi bile degerlendiren bu hastalar bir süre önce kanunda arastirma gorevlisinin lisans üstü çalisma yapacagina dair birsey yok diyerek problem çikariyorlardi. Sanirim bugün için bu problemlerin halledilmesi ilk sirada gelmektedir.
Devam etmekte olan egitim tartismasina katkida bulunacagi umudu ile konuyu bilgilerinize arzederim.