[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 8, No 2, Summer 1998 [back]

Türkiye bir "diaspora" devleti mi?

H. Kadir

anadolu'nun geçmis sayilarindan birisinde [ Istanbul Mektubu, vol. 7 no. 4] Balkanlar ve Kafkaslarda katliama ugramis, yurtlarindan göçe zorlanmis Müslüman nüfusun ne kadar çok oldugunu gösteren tablolar vardi. 19. yüzyildan beri bu göçmenlerin (daha dogrusu mültecilerin) hemen tamaminin sigindiklari topraklar bugünkü Türkiye topraklari olmus. Osmanlinin son dönemlerinde devletteki birçok önemli mevkii sahibi ve cumhuriyeti kuran lider kadronun hatiri sayili bir kismi ya bu türlü eziyetlerle terkedilmis topraklarda dogmuslar, ya da ebeveynleri o tecrübeyi tatmis. Cumhuriyet Türkiye'sinde devletin, ordunun yeriyle ilgili hakim anlayisi anlamak için iste bu göçmenlik tecrübesine dikkatle egilmek lazim.

Katliamdan kaçarken siginak olan, yurtsuz iken yurt veren bir devletle muhatap olan insanlarin devlet telakkisi, vergi ve asker toplama zamani devletle muhatap olan insanlarin devlet telakkilerinden elbette farkli olacaktir. Her köseden tehdit altinda yasamak ve kaçmak zorunda birakilmis olan insanlarin orduyu kutsamalari da anlasilabilir.

Göçmenligin kolaylastirdigi bir husus da soyut bir vatan kavramini "memleket"in önüne çikarabilmek. Yasadiklari toprakla baglari kollektif hafizalarinin çok derinlerine giden kimseler için "memleket" ve "hemsehrilik" çok daha öncelikli ve tabii kavramlar. "Vatan" okulda ve askerde ögrenilen bir sey.

Tabir-i caizse "yerlilerin" yetismis eleman kaybi/eksikligi nedeniyle alternatif üretememeleri neticesinde yeni kurulan devlet göçmenlerin tasarimi olmus. Yani, Anadolu topraklarinda Balkanlardaki tarihin üzerine bir devlet sekillendirilmis. Buna "diaspora" mentalitesinin devleti de demek mümkün.

Bu yazdiklarimdan Türkiye'nin sikintilarinin göçmenlik-yerlilik eksenine indirilebilecegini savundugum zannedilmesin. Fakat, yeteri kadar üzerine egilinilmeyen bir boyut oldugunu düsünüyorum. Bu açidan bakinca "Anadolu ihtiali" denilen hadisenin neden devamli Anadolu insaniyla kavga içinde oldugunu anlayabiliriz. Neden devamli dört yanimiz düsmanlarla çevrili diye paranoyak dis politikalarimiz oldugu anlasilabilir. "Araplar bizi arkadan vurdu" diyerek hayiflanirken haz almanin bir bakima Küçük Asya ile Balkanlar arasinda ihanet simetrisi kurmaktan geldigini görebiliriz. Göçmenlerin tecrübesinde kültürel çesitlilik olumsuzluktan baska bir sey olmadigi için devletin "tek tipli"lige olan tutkusunu daha iyi anlayabiliriz.

Fakat, göçmenlik çogu insan için geçici bir durum. Yabanciliklarini iyice içsellestirmis bir azinlik haricinde göçmenler de artik yerlilesiyorlar. "Yerliler" de canlanip kipirdandikça diaspora devleti mentalitesi iyice anakronistik hale geliyor. (Egitim sistemi "yerlilerden" "göçmen" çikarmaya çalisiyor ama askeri okullar haricinde pek basarili oldugu söylenemez.) Herhalde yetmisbes sene sonra artik devleti yerlilestirmenin zamani geldi.


©1998 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin