[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 2, No 3, Summer 1992 [back]

Ilimin Putlastirilmasi

M. Abdülfettah Sahin

[Yitirilmis Cennete Dogru'dan]

Günümüzde modern ilim ve teknolojik gelismeler, insanoglunun gözünü öylesine kamastirdi ki, artik o, iki adim ötesini görememekte, ilim ve teknolojinin disinda hiçbir seye tam güvenememekte, güvenmek bir yana, mevcut teknik imkanlarla her müskülâti yenip, her problemini çözebilecegine inanacak kadar çarpik kanaatler tasimaktadir.

Böyle bir asiriligin insanogluna neye malolacagini kestirmek zor olmasa bile, bu mevzuda verilecek herhangi bir hüküm için zamanin tefsirini beklemeyi daha faydali bulmaktayiz. Yalniz su kadarini söyleyelim ki herseyde ifrat ve asirilik zararli oldugu gibi, ilimin bir "put" haline getirilerek bütün degerlerin ona götürülüp baglanmasi da, hem insanlik adina hem de ilimler adina fevkalâde tehlikeli ve zararlidir.

Evet ilimin, salim düsünce--tecrübe--vicdan üçlüsüyle ele alindigi zaman yararli oldugunda, cemiyetin hayat seviyesini yükselterek ona bugünü ve yarini itibariyle huzur, mutluluk vadettiginde süphe yoktur. Ne var ki o tek basina kaldiginda sapma ve saptirmalara vesile olacagi da katiyyen göz ardi edilmemelidir.

Evet, zihinler sonsuzluk düsüncesinden mahrum birakildigi, ruh teknolojinin esiri haline getirildigi, kalbi hayat bütün bütün ihmale ugradigi ilimden de ilimin yararli olacagindan da bahsedilemez.Aksine, böyle bir iklimde ilim, vahsetlerin buutlasip devam etmesine, bogusmalarin kiran kirana sürüp gitmesine, aldatma ve istismarlarin "dev" birer afet halini almasina yardimci olacak ve hak karsisinda "kuvvet"e omuz verip yan çikacakdir.

Dogrusu su ki; ilim insanin maddi ve manevi mutlulugunu hedef alip, onun bedeni ruhi problemlerini çözmeye çalistigi ve insani gönül ve zihin birligine ulastirabilecegi ölçüde faydali ise de, bunlari yapmadigi veya yapamadigi zamanlarda faydasiz, hatta bir ölçüde zararlidir ve ondan insanlik yararina bir seyler beklemek de abesdir.

Bugünün bütün bütün maddilesen insani, ilim ve teknige sadece sahsi hazlari, maddi refah ve rahati itibariyla alâka duymaktadir. Böyle bir anlayis ise onu, hergün biraz daha ahlâki çöküntü, ruhi bunalim ve düsüncede siglasmaya götürmektedir. Iste bu insan tipidir ki, büyük bir kismi itibariyle gerçegi arastirmaya ve o yolda tefekküre yanasmamakta, hatta bunlari sevmemektedir.

Süphesiz bunda, topluma avam kültürünün hakim olmasinin, ilim adamlarindaki belescilik düsüncesinin ve hasbi ruh kitliginin tesiri çok büyük olmustur. Ne var ki ruh insani ilham insani, gönül insani yetistirmemenin tesiri bundan daha büyüktür. Ortaligi, her seyi maddede arayan akli gözüne inmis karakuralarin sardigi bir dönemde, gerçegin iliminden ilimde, ilimde derinlesip buutlasmaktan bahsetmek mümkün degildir. Aksine, böyle bir atmosferde muhakeme ve tefekkür hergün biraz daha kisirlasacak, insanlar biraz daha aptallasacak ve dünyanin her yani makinalarin komutlariyla is yapan insanlarla dolup tasacaktir.

Onun içindir ki, yarinlari yeniden insa etmeyi planlayanlar, öncelikle ilimin ne olup ne olmadigini, ondan neler beklenebilecegini, onun hedef ve gayelerini çok iyi belirlemek mecburiyetindedirler.Yoksa aksakliklar sürüp gidecek ve ilim de kendinden beklenenleri katiyen veremiyecektir.

Öyle zannediyorum ki bugün talim ve terbiye müesseselerimizden en yüksek devlet kademelerine kadar görüp müsahede ettigimiz kusurlarin büyük bir bölümü de iste bu kimligi tespit edilememis ilim anlayisindan kaynaklanmaktadir. Kanaatim o ki, her seyi vak'alarin dis yüzünde arastiran talim ve terbiye müesseseleri, hikmet ruhundan uzak kaldiklari ve bu müesseselere ilim taassubu dar kafalilik hükmettigi sürece, nesiller sathilesmeye devam edecek, tefekkür hayatimiz daha da siglasacak; yeni bulus ve tesbitler insanligin kurtulusu adina bir kisim sihirli reçeteler takdim etseler bile, dünya çapindaki bu umumi yozlasmanin önü alinamiyacaktir.

Bir yerde, eger ilmi kesif ve tesbitler, insanoglunun maddi ve manevi mutlulugunu hedef almiyor ve insanlik ruhunun elinde sekilenmiyorlarsa, ilim gayesinden saptirilmis, teknoloji insanlik aleyhinde islemeye baslamis ve insanoglu nagmina her sey alt üst olmus demektir.

Insanoglu kulakardi edilebilecek kadar ehemmiyetsiz bir varlik degildir. O, varlik adina sözü edilen her seyin merkez noktasini tutmakta, önünde ve üstünde baskalarina yer vermeyen, Yaraticinin gözdesi müstesna bir yaratiktir. Kainatlari vareden Zat, onu, varligin özü, hülasasi ve özü olarak yaratmistir. Böyle bir mevkide yaratilan insanin gayesi de, Yaraticisini arayip bulmak, varligina gaybi ve uhrevi derinlikler kazandirmaktir.

Bu noktada ilme düsen vazife ise, insanin gözünden perdeyi kaldirip ona gerçegi göstermek ve onu yeni tefekkür ufuklarina dogru seyahata hazirlamak olacakdir.

Bu sayede, ilimin bütün bulus ve tesbitleri, insanoglunun ruhunda, ötelere dogru uzayip giden birer merdiven haline gelecek ve hergün ayri bir iman suuru, ayri bir ibadet askiyla sahlanan talihli ruhlar, bu merdivenle, cismaniyetin dehlizlerinden kurtulacak, zaman üstü hüviyetlere ulasarak bütün zaman ve mekanlarin üstünde sonsuzla hemdem olacaklardir.

Artik bundan böyle, bunlar için, ne kendilerini asagi çekmek isteyen tabiatin zararli yanlari karsisinda yenilmek, ne de bedene ait sis ve dumanlar içinde sasirip kalmak bahis mevzuu degildir. Çevrelerini saran bütün sis ve pasdan arinmis bu üstün kametler, kimbilir günde kaç defa gökler ötesi varliklarla tanisikliga giriyor, kaç defa meleklerle atbasi sonsuzluk istikametinde yarislara katiliyor ve kaç defa, hakikatin hararetiyle bir mum gibi eriyip o bilinmez okyanuslarla bütünlesiyorlardir.


©1992 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin